SUNÎ BİR DEVLET: ÜRDÜN HAŞİMİ KRALLIĞI

Ürdün , Arap yarımadasının kuzeyinde yer alan Suriye, Irak, Suudi Arabistan, Filistin ve İsrail ile komşu küçük bir coğrafya üzerinde krallıkla yönetilen bir ülkedir.

Tam adı ile Ürdün Haşimi Krallığı ismini Ürdün nehrinden ve kuruluşunda rol alan Haşimi ailesinden almaktadır. Tarihi bir devleti temsil etmeyen bu yapı, bu coğrafya yüzyıllar boyunca başka devlet ve imparatorlukların parçası olagelmiştir. Bir diğer deyiş ile tarihte Ürdünlü diye bir kavram bulunmamaktadır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde kısmen göçebe birkaç kasabadan ibaret olan bölge çeşitli ticaret yolları ve Hac yolu üzerinde bulunduğundan nüfus hareketliliklerine sahiptir. 1908 senesinde Hicaz demiryolunun açılışı ile bölgede daha çok iskânlaşma ve şehirleşme görülmüştür.

Göçebe hayattan yerleşik hayata geçen nüfusun çoğu Sünni Araplardır fakat bölgede az da olsa Şiiler, Hristiyan azınlıklar da yaşamaktadır. Bölgede 1864 yılında Rus Çarlığından sürgün edilen ve çeşitli bölgelere dağılan Çerkez toplumu krallıkla ve toplumla kaynaşmış; askerlik, istihbarat ve hatta krallığın özel yakın muhafızlarını. oluşturan bir Çerkez nüfusu bulunmaktadır. Varlıklarını hala muhafaza eden bu kabileler Ürdün toplumunda ve siyasetinde önemli rol oynamaktadır. Öyle ki günümüzde Ürdün en doğal bozulmamış şekliyle Arap bedevi/kabilevi hayatının gözlemlenebileceği yerlerin başını çekmektedir. 

I. Dünya savaşı sonrasında yeniden çizilen Ortadoğu sınırları için paydaş olan İngiltere ve Fransa bölgeyi kendi himayelerinde pek çok yeni devlete bölüştürerek Ortadoğu’da yüzyıllar süren Osmanlı Barışından sonra yeni bir siyasi düzen kurmuştur. Bölgede çeşitli vaatlerle taraflarına katılan Şerif Hüseyin’in savaş sonrası istediği Büyük Arap Krallığına kavuşamaması ve Suud Ailesi tarafından Hicaz bölgesinden sürülmeleri üzerine çeşitli bölgelere dağılan Haşimi ailesinin duraklarından biri de Ürdün olmuştur. İngiltere Şerif Hüseyinin oğlu Abdullah’a bölgede Ürdün Haşimi Krallığı kurmasına destek vermiş ve böylece İngiltere himayesinde 1921 yılında Abdullah Ürdün Emiri ilan edilmiştir. İngiltere bölgeye krallığın kurulmasına yardımcı olmak amacıyla İngiliz subaylar, müşavirler göndermiş gerekli mali yardımları sağlamıştır. İngiltere’den Ürdün’e giden İngiliz subayların başında Irak’ta da görev yapmış Ürdün’ün gerçek kurucusu sayılan ünlü Subay J.Bagot Glubb/ Glub Paşa (1897-1986) bulunmaktadır. Burada tahsis edilmeye çalışılan idari ve siyasi yapı bir noktada bedevilerin İngilizlerin menfaatlerine zarar vermemeleri üzerine kurulmuştur. Emir Abdullah’ın bedeviler üzerindeki saygınlığı ve etkisi taşkınlıkları önlemiştir. II. Dünya savaşında İngiltere’nin yanında savaşa giren Ürdün Glub Paşa kumandasındaki ordusu ile (Arap Lejyonu) İngilizlerin bölgedeki başarılarında büyük rol oynamıştır. Bunun karşılığında Emir Abdullah’a vaat edilen bağımsızlık sözü savaş sonunda yerine getirilmiş ve 1946 yılında Ürdün bağımsızlığını ve Emir Abdullah da Krallığını ilan etmiş ve suni yollarla bir devlet kurulmuştur. 

Bu dönemden itibaren Ürdün Arap- İsrail savaşlarında önemli bir güç olmuştur. 1970 yılında Filistinli mültecilere kapılarını açmış ve onlara vatandaşlık hakkı vermiştir. 1973 senesinde ise Mısır-İsrail savaşı dışında kalmayı tercih edip Batı Şeria’nın elinden çıkması korkusu ile İsrail’e savaşın çıkacağını haber vermiştir. Bu tarihten itibaren İsrail ile yaptığı gizli barış görüşmeleri onu Arap- İsrail sorununda etkisiz ve itibarsız bırakmıştır. 

Ürdün Haşimi Krallığı Arap coğrafyasının ortasında Batılı/İngiliz bir anayasal monarşi ile yönetilmektedir. Ortadoğu’nun kritik, nabzı yüksek, çatışmalarla dolu gündem ve diktatörlerle dolu yönetimleri arasında oldukça ılıman bir siyasete sahiptir. Yönetimde ve kraliyet ailesinde İngiliz etkisi açıkça görülmektedir. Kraliyet ailesinin üyeleri eğitimlerini İngiltere’de görmekte sonrasında tahta çıkmaktadır.
Bu durum İngiliz etkisinin sadece siyasi değil ekonomik, kültürel açıdan da kendini göstermesine sebebiyet vermektedir. Bölgede petrole sahip olmamasına rağmen kendine yetebilen bir ekonomik duruş gösteren nadir devletlerdendir. İsrail ile olan uzun sınır hattı, Filistinli mülteciler gibi çatışma alanlarına sahiptir ve aynı zamanda bu sebeplerden ötürü jeostratejik bir önem kazanmaktadır. Tek bir cümle ile tanımlamak gerekirse, İngilizlerin Ortadoğu siyaseti içerisinde sıfırdan türettiği bir devlet/krallık olan Ürdün Haşimi krallığı bölgenin coğrafi/etnik/dini çeşitliliği ve çatışmaları içerisinde İngiltere’nin uzantısı bir siyaset takip eden, Haşimi ailesinin günümüzde devam eden tek siyasi yapısıdır.

Ürdün Haşimi Krallığı turistik açıdan önemli bazı değerlere sahiptir. Bunların başında Petra antik kenti ve Lut gölü gelmektedir. Petra Ürdün’ün başkenti Amman’ın 185 km güneybatısında, kırmızı çöl kayalıklarına oyulmuş bir Antik Kenttir. İhtişamlı antik mimarisi ve doğal güzelliği ile Unesco Dünya Mirası ilan edilmiş ve yeni 7 harikadan biri sayılmıştır.

Ürdün’ün ziyaretçi akınına uğrayan bir diğer turistik noktası da Lut Gölü’dür (Dead Sea). Tarihsel değeri yanında dünyanın en alçak rakımına sahip tuz gölü olması ziyaretçilerine benzersiz bir deneyim yaşatmaktadır.

 

KAYNAKÇA

Kurşun, Prof.Dr. Zekeriyya (2019). ÜRDÜN HAŞİMİ KRALLIĞI . Z. Kurşun içinde, Modern Ortadoğu Tarihi (s. 50-53). Eskişehir: Anadolu Üniversitesi.

 



Bir cevap yazın